Müge Akgün

Zor ama imkânsız değil

21 Ekim 2023
2 haftayı geçmesine karşın yanı başımızdaki savaşta yaşanan büyük dram maalesef hâlâ devam ediyor. Her geçen gün sayısı artan ölümler, sivillerin, hastanelerin ve çocukların hedef alınması hepimizi derinden sarsıyor.

İlan edilen, acılarını paylaştığımızı gösteren 3 günlük yas bu akşam sona eriyor. Ama savaş, savaş suçları, soykırımı andıran katliam pek sona ereceğe benzemiyor.
Böyle dönemlerde insan barışa ve demokrasinin temel değerlerine sahip çıkan, çatışmanın tırmanmaması için çaba harcayan bir ülkede yaşamanın, bir yüzyılı geride bıraksa da kendi tarihi ve dünya tarihi içinde hâlâ çok genç olan Cumhuriyet rejimini her alanda daha ileriye taşımanın, güçlü olmanın ve güçlü durmanın önemini çok daha iyi idrak ediyor.
Devletiyle, sivil toplumuyla, iş dünyasıyla bu sorumluluğu yerine getirmeye çalıştığımıza inanıyorum.
Beklentim bu savaşın da, yakın ve uzak çevremizdeki tüm savaşların da en kısa sürede bitmesi, Filistin başta olmak üzere tüm insanlığın barış, huzur ve güvenlik içinde yaşayacakları bir dünyanın kurulması.

Hayallerin gerçek olsa

Cumhuriyet’imizin 100’üncü yıl kutlamaları çerçevesinde birçok kurum ve kuruluş bu önemli eşik noktasını unutulmaz kılmak ve saygısını göstermek için etkinlikler yapıyor, belgeseller hazırlıyor, özel ürünler çıkarıyor, balolar düzenliyor.

Yazının Devamını Oku

Zor günlerden geçerken

14 Ekim 2023
Bazen insan yaptığı işe, yazdığı yazılara yabancılaşıyor. İnsanlık suçları işlenirken, tek günahı o bölgede doğup yaşamak olan binlerce insan terör saldırılarıyla veya bombalar altında yaşamını yitirip, yüz binlercesi evinden yurdundan kaçarken, aç susuz kalırken yeme-içme ve seyahat yazmalı mıyım diye düşünüyor.

Savaşın anlamsızlığı, savaşların haklısı- haksızı olmayacağı, güç sarhoşu, dünyayı yönetme hırsında olan ülkelerin ikiyüzlülüğü üzerine yazmak istiyor. Ama galiba en iyisi en iyi yaptığımız şeyi yapmak, umudu ayakta tutmak için çalışmak.
Ülkemizin de her alanda ve her anlamda güçlü olması için elimizden geleni yapmak.
Ve tabii kendini her geçen gün daha çok hissettiren iklim felaketinden açlığa, savaşlardan salgınlara pek çok sorunla karşı karşıya olduğumuzu da unutmamak...

AKİRA BACK: JAPON MUTFAĞINA MODERN DOKUNUŞLAR

Bir yıl kadar önce İstanbul yeme-içme sahnesine katılan ünlü şef Akira Back’in kendi adını taşıyan restoranını merak etmeme karşın gitme fırsatı bulamamıştım. Geçen hafta ortak dostlarımızla birlikte JW Marriot Marmara Sea Hotel’in Genel Müdürü Okan Karadağ’ın konuğu olduk.
Hemen denizin yanı başında konumlandırılmış restoran önce manzarasıyla insanın aklını başından alıyor. Sonra da sıra her biri sanat yapıtı gibi tasarlanmış, küçük de olsa özgün dokunuşları olan tabaklara geliyor.

Yazının Devamını Oku

Bu kez farklı bir Tiflis

7 Ekim 2023
Bir yıl önce eylül ayının ilk günlerinde Gürcistan’a gitmiş, iki gün şehir dışında bağların ortasında otele ve bir kültür sanat merkezine dönüştürülen Tsinandali Estate’te konakladıktan sonra Tiflis’e geçmiştik.

Döndüğümde doğrusunu söylemek gerekirse aklım Tiflis’ten çok Kakheti bölgesindeki Tsinandali köyünde kalmıştı. Doğası ve tarihi geçmişi yanı sıra ünlü şef Irakli Asatiani’nin yaptığı yemekler ama özellikle de Gürcü mantısı Khingali / Hinkali’nin tadı hala damağımdadır.



Bu kez Radisson Otel Grubu Bölge Yöneticileri Yeşim Doğukan ve Antoine Maubarak’ın davetiyle ‘Radisson Red Tiflis’in, Başbakan İrakli Garibashvili’nin de katıldığı resmi açılışına gittik.
Uzun süre atıl kalan 100 yıllık tarihi postane binasının restorasyonu ardından açılan otel, kentin tarihi bölgesinde yer alıyor. Odalar İskandinav çıkışlı markanın gösterişten uzak minimalist ve fonksiyonel tarzına uygun döşenmiş.



Yazının Devamını Oku

Ya şimdi ya hiç

30 Eylül 2023
İklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin azalması ve çevre kirliliği; dünyamızın her geçen gün daha yaşanmaz hale gelmesine neden olan üç önemli unsur. Ve bundan hepimiz sorumluyuz.

Yiyip içtiklerimizle, kullandıklarımızla, vazgeçemediğimiz alışkanlıklarımızla dünyayı artık kendini temizlemeyeceği kadar büyük bir hızla kirletiyoruz.
Sadece konvansiyonel yöntemlerle yapılan tarım tek başına küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık üçte birini üretiyor ve üretilen bu gıdaların üçte biri de çöpe gidiyor.
Bunu önlemenin yolu da sürdürülebilir gıda sistemleri. İklim değişikliğiyle baş edebilecek, ekosistemin korunduğu küçük ölçekli yerel tarım uygulamaları ve ata tohumlara yönelmek için araştırmalara hız vermek.
Özellikle de küçük ölçekli üreticiye desteğin tüm ülkelerin milli kalkınma projesine dönüşmesi. Neyse ki giderek artan bir bilinçlenme söz konusu.
Devletler ve uluslararası örgütler iklim değişikliğini yavaşlatmak, zararı azaltmak için toplantılar düzenliyor, kararlar alıyor. Yeterli olduğunu söylemek imkânsız ama hiçbir şey yapılmasından çok daha iyi.
Belki bildiğiniz gibi temmuz ayında Roma’da BM Gıda Sistemleri Zirvesi’nin ikincisi yapıldı.
Farklı ülkelerden gelen delegeler tarımın yıkıcı etkisini ve gıda üretiminin nasıl daha sürdürülebilir olabileceği gibi konuları tartıştı.

Yazının Devamını Oku

İskandinavya’nın en özel başkenti

23 Eylül 2023
Yazılarımı takip edenler bilir, Norveç’te okuduğum ve uzun bir süre yaşadığım için İskandinav ülkelerinin bende yeri ayrıdır. Her ne kadar Oslo’da geri döneceğim günleri sayarak yaşasam da yıllar geçtikçe aslında kuzey ülkelerinin tümünde hâkim olan sakinliği, huzuru, insanlarının kendileriyle barışık, doğaya saygılı hallerini sevdiğimi anladım.

Döndükten sonra ne zaman özel, ruhumuzun dinleneceği bir tatil yapmak istesek İskandinavya ilk aklımıza gelen yer oldu.
Klişelerin aksine her mevsiminin de ayrı güzelliği vardır. Geçen yıl Helsinki’de iliklerime dek titremek çok hoşuma gitmişti.
Oslo’nun serin yazı, bir türlü batmayan güneşi ise bir başkadır.



Bu kez de Stockholm’ün yeşile, maviye doyduğumuz eylülünü çok sevdik. Bizi karşılayan bir başka sürpriz de Carl Gustav’ın tahta çıkışının 50’nci yılı kutlamalarına denk gelmemiz, açık atlı arabasıyla caddelerden geçen kralı yakından görme imkânı bulmamızdı.
1980’lerden itibaren birkaç kez gittiğim kent tabii ki yıllar içinde az da olsa değişime uğramış yüksek binalar da yapılmış ama ‘Gamla Stan’ eski kent bölgesi tarihiye, kültürüyle binalarıyla tamamen korunmuş.

Yazının Devamını Oku

Coşkun Uysal Tulum ve ötesi

16 Eylül 2023
Coşkun Uysal, yeme-içme kültürü üzerine yazmaya başladığım 2007 yılında ilk söyleşi yaptığım şeflerden biriydi.

Kısa bir süre önce çok erken yaşta kaybettiğimiz Esra Muslu’yla birlikte Nu Pera’nın girişinde Moreish adlı altı-yedi masalı bir restoran açmışlardı. Her şeyiyle özgün, yaratıcı ve öncü bir şef restoranıydı Moreish. Çocukluğumda babamın balık tutarken yem olarak kullandığı sülünezi ilk kez onlarda yemiştim. Moreish sözcüğünün anlamı gibi sonra nerede karşıma çıksa severek yediğim deniz ürünlerinden biri oldu.



Coşkun’un şimdi Avustralya’da Tulum adlı bir restoranı var ve ülkenin en ünlü şefleri arasında. Esra’nın zamansız ölümünden sonra yazıştık, şefliğinin olgunluk döneminde ve daha yapacağı çok şey varken maalesef aramızdan çok erken ayrılan sevgili arkadaşımızı andık, ilk tanıştığımız yıllara gittik.
Coşkun çok üzgün. İnsanın yıllarca birlikte çalıştığı iş ortağını, 22 yıllık en yakın arkadaşını kaybetmesi kolay değil. Uzaklardaysanız daha da çok etkileniyorsunuz. “Şu an yolda her gördüğüm insanı Esra’ya benzetiyorum” diyor.



Yazının Devamını Oku

Bu Nadas bizler için

9 Eylül 2023
Kaz dağlarının yamaçlarında geçmişte Rumların yaşadığı, farklı kaynaklarda adı büyük Çetmi ya da Büyük Çepni olarak geçen köy bitki örtüsü temiz havası kadar taş mimarinin en güzel örneği evleriyle de ünlüydü.



Bugünkü adıyla Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Yeşilyurt, aynı zamanda bölgenin turizme açılan ilk köyleri arasındaydı. Zaman içinde bu evler pansiyona dönüştü ya da el değiştirerek şehirden kaçış için ikinci ev olarak alındı. Popülerliği arttıkça otel olmak üzere yeni yeni taş evler inşa edildi.



Biz de yıllar sonra Seraf’ın şefi sevgili Sinem Özler’in tavsiyesiyle Yeşilyurt’un yeni tesislerinden Nadas’a gitmeye karar verdik. Belki de bu ani kararın ardında her çiftçi ailesi gibi çocukluğumdan bu yana “Bu yıl nadasa bıraktık” cümlesinin hayatımızın bir parçası olması vardı!


Yazının Devamını Oku

Sonbahara girerken Bodrum ve acı bir kayıp

2 Eylül 2023
Geçen hafta sonu Bodrum’da yeni olmadığı halde bugüne dek gitme fırsatı yakalayamadığım güzel bir turistik tesise ve kısa bir süre önce açılan yeni bir konsept restorana gittim. Ama perşembe günü bu satırları yazarken Türkiye’nin dünyaca ünlü şeflerinden Esra Muslu’yu kaybettiğimizi öğrendim.

Esra’yı 15 yıl kadar önce gastronomi kültürüne ilişkin yazılar yazmaya başladığım dönemde Coşkun Uysal ile birlikte açtıkları Moreish adlı restoranlarında tanımıştım.
Pek çok öncü gibi Moreish’in ömrü de kısa oldu.
Ama onlar yolculuklarına başarıyla devam ettiler.
İkisinin şeflik serüveni de hak ettikleri gibi ilerledi. Bugün Uysal’ın Avustralya’da Tulum adlı bir restoranı var.
Sevgili Esra ise iki yıl önce Londra’da Zahter adlı restoranını açmıştı.
Geçen yılın son günlerinde gitme fırsatı bulmuş Türk mutfağını olması gerektiği gibi anlatan yemeklerine hayran olmuştum.

Yazının Devamını Oku